Rüveyda ÖZKUL'un 2 Aralık 2023 tarihli yazısı: Her Şeyi Yapmak Zorunda Değilim

“Hadi şu an oturmak yerine 10 sayfa kitap okuyabilirsin, kalk ve şimdi dil çalışmaya başla..” şeklinde uzayıp giden motivasyon cümleleri, her şeye yetenekli olan insanlar, oradan oraya koşan aşırı yoğun 21. yüzyıl insanları. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, insanları rekabetçi bir kültür içine sokarak boş zaman algısına adeta düşman etti herkesi. Pandemi zamanına uzanalım. Evde şunu yapabilirsin, şöyle yapabilirsin, boş zamanlarını böyle değerlerlendir tarzı Youtube videoları, sabah programları bizi adeta oturduğumuza pişman ederek aslında hiç de ilgimiz olmayan hobilere yönlendirip para dökmemizi sağladı. Peki işin tek boyutu sadece maddi miydi?

Sosyal medyaya girdiğimizde gördüğümüz sağlıklı kahvaltı storyleri, sabah işe gitmeden yapılan yürüyüşler, sporlar ve daha onlarca mükemmelliyet akan o paylaşımlar. Gerçekten de bir beceriksiz, zaman yönetimi olmayan üşengeçler biz miyiz diye insan düşünüyor bazen. Ya da sistemin bize dayattığı gibi anlık gaza gelmeler sonucu alınan kararlar doğrultusunda bazen çok da uzun süreli gerçekleştiremediğimiz eylemlerin içinde buluruz kendimizi. 

Toksik üretkenlik, sürekli bir şeyler üretmek zorunda hissetme durumunu ifade eden çağımızın bizi zorladığı bu duruma verilmiş isimdir. Aslında bir şeyler üretmek, hayata, insanlara katkı sağlamak elbette güzel fakat bu durumun insan psikolojisine verdiği zararları da konuşmak gerek.

Bu rekabetçi kültürün dayattığı toksik üretkenlik, insanı sürekli üretmeye zorlamasının bir sonucu olarak bireylerde zaman zaman tükenmişlik sendorumu gibi mental problemlerle karşı karşıya kalınmasına da zemin hazırlamaktadır.

Hayat sadece görevler listesi değildir. Sistemin bize dayattığı bu maddeler halinde yaşam reçetesine, görevler listesine bu kadar da uymak zorunda değiliz. Boş zamanlarımızı en miskin şekilde geçirmeyi de en çok biz hakediyoruz. 

“İnsan yaptığı işin aynasıdır” denilip işyerinde 3-5 iş daha fazla kitlenmesine, oturup nefes aldığımız zamanlarda hadi çalışın, işin bittiyse bir de şunu yap, sen yeteneklisin bu konuda şu işi de sen alıver diyen patronlara inat her seferinde bir şeyler üretmek zorunda hissetmeyelim. 

İnsan sadece hayattaki başarıları, yaptığı işleri, hayata kattıklarından ibaret değildir. Birey olarak hayata karşı duruşumuz, duygularımız, üretemediklerimiz, başarısızlıklarımız aslında bizi en çok biz yapan şeylerdir.

Sistemin kölesi olduğumuz bu devirde bir dişliyi kırarak ben boş oturuyorum diyoruz. Buna da toksik miskinlik diyebilirler.